Bağışıklık sistemini çelik gibi yapıyor! Karabiber, patates…

Bağışıklık sistemi dediğimiz vücut savunma mekanizmasının, enfeksiyona yol açabilecek virüs, bakteri, mantar, parazit gibi yabancı maddelere karşı vücudu koruduğunu kaydeden Banu Özbingül Arslansoyu, sağlıklı bir yaşam için güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olunması gerektiğinin önemine dikkat çekti. Arslansoyu, bağışıklık sisteminin, vücudun, virüs ve zararlı bakterilerin sebep olduğu enfeksiyon ve hastalıklara karşı savunan doğal koruyucusu olduğunu belirtti.

Güçlü bir bağışıklık sisteminin doğal besinlerle desteklenmesi gerektiğini söyleyen Diyetisyen Arslansoyu, soğuk havaların etkisini sürdürdüğü, kışın kendini hissettirmeye devam ettiği şu günlerde, üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak ya da hasta olunduğu durumlarda, hastalığı daha kısa sürede atlatabilmek için yeterli ve dengeli beslenmenin öneminin büyük olduğunu söyledi.
“Yeterli ve dengeli beslenme bağışıklık sistemini destekleyen, yaşam kalitesini arttıran en önemli faktörlerden biridir” diyen Arslansoyu, yetersiz ve dengesiz beslenen kişilerin bağışıklık sisteminin, yeterli ve dengeli beslenen kişilere göre çok zayıf olduğunu, tek yönlü beslenme ya da sadece vitamin takviyeleri ile ise bağışıklık sisteminin güçlendirilemeyeceğini kaydetti. Arslansoyu şöyle devam etti:
“Bağışıklık sisteminin güçlü olması tüketilen öğünlere, alınan karbonhidrat, protein, yağ miktarı, vitamin ve minerallere bağlıdır. Unutulmaması gereken, hiçbir öğenin tek başına vücutta görev yapamadığıdır. Örneğin bazı minerallerin daha iyi emilimi için vitaminlere, bazı vitaminlerin ise yağa ihtiyacı vardır. Dolayısıyla bağışıklık sistemini güçlendirmek için bazı yiyeceklere ya da vitamin takviyelerine yönelmek yerine yeterli ve dengeli bir beslenme programı oluşturmalı, günlük beslenmede tüm besin gruplarına yer verilmelidir. Et grubu, süt grubu, meyve ve sebze grubu ile ekmek grubunda yer alan besinler her gün beslenme listelerinde yer almalıdır. Böylece bağışıklık sisteminin güçlü olmasını sağlayan tüm öğeler besinler yoluyla alınmış olur.”

C vitamininin her gün yeterli miktarda alınmasının bağışıklık sisteminin güçlenmesinde önemli rol oynadığını ifade eden Arslansoyu, C vitamini denilince akla ilk gelenin portakal olduğunu, her gün tüketilen bir portakal ile günlük C vitamini ihtiyacının karşılandığını söyledi. C vitamininin sadece portakalda bulunmadığını da hatırlatan Arslansoyu, günlük tüketilecek bir porsiyon kivi, mandalina ya da brokoli ile yine günlük ihtiyacın karşılanabileceğini belirtti. “C vitamini erken kayba uğrayan hassas bir vitamindir” diyen Arslansoyu, meyveleri kesip beklettikçe, metal bıçaklarla dilimledikçe ya da suyunu sıktıkça C vitamini değerinin azaldığını, o yüzden meyve ve sebzelerin dilimledikten sonra bekletilmeden tüketilmesi gerektiğini ifade etti.

Bağışıklık sisteminin güçlenmesinde önemli rol oynayan A vitaminin ise en çok balık, karaciğer, süt, yumurta sarısı, ıspanak, havuç gibi besinlerde bulunduğunu söyleyen Arslansoyu, bir küçük boy patatesin günlük A vitamini ihtiyacını karşılamak için yeterli olduğunu belirtti. Arslansoyu, vitaminlere ilişkin açıklamalarına ise şöyle devam etti:

“Bu aylarda güneşin etkisinin de yetersiz olması nedeniyle D vitamini alımı azdır. D vitamini, bağışıklık sistemimizin güçlenmesinde büyük önem taşır. Eksikliğinde hastalıklara karşı direncimiz düşer. Somon, tuna, sardalya gibi yağlı balıklar, yumurta ve karaciğer D vitamini içeren besinlerdir. Fakat hiçbiri zengin kaynak değildir. Günlük beslenme ile D vitamini eksikliğini gidermek imkansızdır. En önemli kaynak güneştir. Ancak güneşten az faydalanılabilen bu soğuk günlerde eksikliğine sık rastlanmaktadır. B vitamini de bağışıklık sistemini güçlendiren diğer vitaminlerdendir. Tahıl ürünlerinde, süt ve süt ürünlerinde, yeşil yapraklı sebzelerde, et ve balıkta bulunur. E vitamini yönünden zengin ceviz, fındık, badem, ayçiçek yağı ve zeytinyağının da her gün yeterli miktarlarda alınması gerekmektedir. Gün içerisinde ara öğünlerde tüketilecek ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar bağışıklık sistemine olumlu etki sağlamaktadır.”

“Hazırlama ve pişirme yöntemleri, besin değerinin artırılması ya da azalmasında etkilidir.”
Besinlere uygulanan hazırlama ve pişirme yöntemlerinin, besin değerinin artırılmasına ya da azalmasına neden olabileceğini ifade eden Arslansoyu, besinlerin tüketim şekilleri ile ilgili şu önerilerde bulundu:

“Sebze ve meyveleri çiğ tüketin. Kabukları yenilebilir olanları soymayın. Eğer soyulması gerekiyorsa mümkün olduğunca ince soyun. Birçok vitamin ve mineral, sebze ve meyvelerin özellikle dış yapraklarında, kabuklarında veya kabuğun hemen altındaki kısmında bulunur. Taze sebzeleri önce ayıklayın, akan bol su altında iyice yıkayın, sonra doğrayın ve az suda pişirin. Yeşil yapraklı sebzelerin su oranı diğer sebzelere göre daha yüksektir. Bu nedenle hiç su koymadan veya az su ile pişirin. Sebzeleri yıkarken uzun süre suda bekletmeyin. Sebzeleri pişirmeden hemen önce ve büyük parçalar halinde doğrayın. Sebzeleri dirilikleri korunacak şekilde kısa sürede pişirin. Pişirme suyu dökülürse ve uygun olmayan ısı koşullarında pişirilirse, C ve bazı B vitaminleri gibi besin öğeleri kolayca kayba uğrayacaktır. Sebze ve meyveleri pişirirken tencerenin kapağını kapalı tutun. Böylece pişme süresini kısaltacak ve besin öğesi kayıplarını en aza indireceksiniz.”

Yeşil çay, zencefil, bal, limon ve karabiberle hazırlanacak bitki çayı ile bağışıklığın güçlendirilmesine destek olunabilir. Siyah çayın doğada bozulmamış ve işlenmemiş hali yeşil çaydır. Bu nedenle yapısında çok fazla mineral bulunmaktadır. Çaya eklenecek bal ile hem çayın lezzeti hem de antioksidan etkisi arttırılabilir. Zencefil de bal gibi iyi bir antioksidandır. Toz yerine tazesini kullanmak daha fazla yarar sağlamaktadır.

Yarım litre kaynar suyun içerisine 1 yemek kaşığı yeşil çay, 1 fındık kadar zencefil, 2-3 iri tane karabiber ekleyip 4 dakika boyunca demlemeye bırakınız. İçerisine 1 tatlı kaşığı bal ve 2-3 damla limon ekleyip tüketiniz.

Popüler Doktorlar

0 5 üzerinden

Uzm. Dr. Kazım Çetinkaya

Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi
0 5 üzerinden

Uzm. Dr. Gizem Limnili

Dokuz Eylül Üniversitesi
0 5 üzerinden

Dr. Gülhan Özcanlı

Related Articles